Yeni Türkiye – Marketing Türkiye Röportaj

Sizce “Yeni Türkiye” olarak belirtilen bu dönemde “Yeni Tüketici” kavramından da bahsedebilir miyiz? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Yeni kavramı ‘var olmayan’ veya ‘eskiden var olan fakat yenilenen’ olarak iki biçimde düşünülmelidir. Yeni Türkiye’de var olanın yenilendiği bir dönemden geçiyoruz. Bu yeniliği doğuran da elbette ki insanlar ve davranışlarıdır. Diğer konu da var olanın neden yenilendiği, değişip, dönüştüğüdür. Yeni Türkiye de bu yeniliği sağlayan elbette ki yeni insan davranışlarıdır. Yeni eğilimlerdir. Dünya değişirken tüketicinin değişmemesi gibi bir durumdan bahsetmek zaten mümkün değil. Bazı dirençler elbette olacaktır fakat Yeni Türkiye’nin temel motivasyonu dünya değiştikçe dünyasını değiştiren insanların temel motivasyonuyla aynıdır.

Bu yeni dönemde tüketim alışkanlıkları ne yönde değişti?

Daha rahat erişen, daha hızlı tüketen, daha tatminsiz, daha çabuk vazgeçen ve daha çok deneyen yeni bir alışkanlık zamanındayız. Var olanların yanında markaların yarattığı yeni ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçları hayatlarına dahil etmek isteyen yeni tüketiciler çağındayız. Bu dönemin tüketim alışkanlıklarını daha iyi anlayabilmemiz için ‘daha’ ve ‘yeni’ kavramlarını bir kez daha yeniden ele almak gerektiğini düşünüyorum.

Özellikle bu dönemde muhafazakar tüketici kitlesinin lükse yöneldiği ve bu anlamda da tüketici gruplarında değişimler olduğu belirtiliyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

Lüks ve muhafazakarlık kavramları aslında yalnızca bu dönemde yan yana gelmedi. Elbette sınırlı da olsa bir geçmişi de vardı. Sadece günümüzdeki kadar görünürlüğü fazla değildi. Bu dönemin temel özelliklerinden birisi de yeni tüketicilerin daha çok ‘olmak istediği gibi olmak’ motivasyonuna sahip olmasıdır. Artık daha özgür, daha cesur, daha iddialı, daha kararlı ve bir o kadar da varlığını göstermek isteyen tüketici davranışları görüyoruz. Markaların bu özellikleri görmezden gelmemesi yeni tüketicilerin bu davranışların haklılığını da doğrular nitelikte.

Diğer yandan da internetin ve sosyal medyanın da etkisiyle yeni bir nesille karşı karşıyayız. Sizce Y hatta Z kuşağının markalara bakışı nasıl?

‘Yeni dünyanın yeni tüketicileri’ diye bir kavramımız var. Bu kavram bizim şu sıralar farklılaşma çabamızın temel kaynağı gibi. Y kuşağını ‘’kendisinden emin, sözünü sakınmayan, özgürlükçü, fazlasını isteyen, bilen, tüketen, aktif, farklı, yaratıcı’ diye tanımlayacak olursak; Z kuşağı için hepsinin başına ‘daha’ ifadesini eklemeliyiz. Belki de ‘daha yeni’ demek daha da anlamlı olur. Bu duyguları ve özellikleri karşılamayan markalarla olan ilişkilerini sırf düşüncelerine uymadığı için sorgulayan kuşaklarla karşı karşıyayız. İşimiz giderek zorlaşıyor. Yeni dünyanın yeni ve yenilenen markalarının yeni kuşaklarla iç içe yaşaması gerekiyor. Aksi takdirde kuşak çatışması kaçınılmaz.

Son olarak bu yeni dönemin yeni markalar yarattığını düşünüyor musunuz? Bu konuda örnek verebileceğiniz markalar var mıdır?

Yeni Türkiye ve yeni dünya kavramları bir çok yeni markaya gebe bence. Genç kuşakları çok iyi yakalayan dijital bir örnek için bakınız www.ListeList.com yeni Türkiye’nin gelecek vaat eden bir platformu ve markası. Muhafazakar tüketiciler için yeni yaşam stil markası ÂLÂ Dergisi. Benzer bir yaklaşımla HUQQA. Örnekler genellikle başarılı bireysel girişimcilerden. Ulusal markalarımızın çeşitli kaygılarla bazı büyük alt hedef kitle kırılımlarını ihmal ettiğini görüyorum. Daha cesur ve daha iddialı yeni projelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.